12/31/2009


Christian Louboutin...

12/23/2009


captivity...

10/30/2009



once more...


???


test de paternite...

10/11/2009



sexy heels...


art for fetish...


high bosoms :)

fetish art in high heels...


high heels 2

high heels art (fetish)

10/08/2009


the red dream..


gernot

lady in red..


fetish & gernot

huge ıı ...

huge...

10/07/2009



joerg warda...


pleaseeee....


that's it!!!!....

10/06/2009


forever together...

10/03/2009



black obsession...


that's it!!!.....


igor vasiliadis

from a fetish angle...



böyle de fetiş olmaz ki

böyle de yatılmaz ki yaa...

9/23/2009


cheese sandals...

9/22/2009


Roger Vivier'in 'Havuç' sandaleti. 2002.

François Villon tasarımı renkli süet bot. Paris 1980 -1981

Bu ayakkabu Marilyn Monroe için 1960 yılında Let's Make Love filminin çekimleri sırasında tasarlandı. Ayakkabıyı Salvatore Ferragamo tasarladı.

Salvatore Ferragamo tasarımı 1956 tarihli ayakkabı.

Cindrella'dan esinlenen 1950 yapımı bir Sarkis Der Balian ayakkabısı.

Bu uzun, pembe botlar 1950 yılının Paris'ine ait. Giyip çıkarması daha kolay olsun diye ön kısmına 17'şer adet düğme eklenmiş.

9/09/2009

Can Yücel'den..

Aşk Ayakkabıdır..

Bedenin yükünü ayaklar taşır,ruhun yükünü yürekler.
Bütün ağırlığınızı ve yorgunluğunuzu kaldıran
ayaklarınız için, rahatlığı ve şıklığı bir arada
barındıran ayakkabıyı seçersiniz.
İçinizin acılarını sıkıntılarını, kırgınlıklarını
ve hayallerini yüklenen yüreğiniz için de
huzur verici ve "güzel" bir aşk ararsınız.
Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir...
Bazıları çamur, yağmur, toz, toprak, kar, buz gibi
her türlü "kötü hava" koşullarına dayanıklıdır.
Bazıları ise ummadığımız kadar kısa zamanda,
çabucak yamulur, ilk yağmurlu havada
"altı açılır" veya güzel havalarda
bile iki günde bozulup gider..
Aşklarıda ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz,
tıpkı ayağınızda olduğu gibi,
yüreğinizde de NASIR oluşabilir.
Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını beğendiniz için
"zamanla açılır" diyen satıcıya inanarak alırsanız,
zaman içinde ayak kemiklerinizde deformasyon başlar.
Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde
yalnızca fiziksel beğeniye kapılıp
"zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız,
yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların
"çarpıldığını" görebilirsiniz.
Aşık olabileceğiniz insan türü, tıpkı ayakkabılar kadar
değişik stillerde, farklı kalitede ve sayısız "renktedir".
..Aşkı bir çeşit serüven olarak "spor" olarak yaşayanlar,
aynen "spor ayakkabı" gibi
dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar.
Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler
"klasik ayakkabı" gibi
muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabılar gibi sadece
cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır.
Bez ayakkabılar gibi kısa ömürlü
"tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur.
"Marka" ayakkabı alır gibi,
sevgililerin kariyerine ve maddi durumuna tutulan aşıklar görürsünüz.
Katı plastikten "yağmur çizmesi"
edinir gibi mantık süzgecinden geçirip
"işe yarar" biçiminde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrıca ne tuhaf ki,
psikolojik testlerde "zaafı" olup
evine sayısız çeşittte ayakkabılar yığan insanların
aynı zamanda "değişik türde" aşklarada zaafı olduğu söylenir.
Evet, aşk "ayakkabıdır"
Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp
"hor" kullandığınız zaman kolayca eskittiğiniz gibi,
aşkınızıda dikkatli davranmayıp
özen göstermediğiniz zaman kısa sürede eskitirsiniz...
Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabı
tamir ettirdiğinizde yalnızca
bir miktar ömrünü uzatmış olursanız;
"delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da
asla eskisi gibi OLMAYACAKTIR!


CAN YÜCEL

9/08/2009


20. yüzyıldan itibaren ayakkabı tasarımcılığı hızla gelişmeye başladı. Bir çok tasarımcı kendi isimleriyle tasarımlarını hayata geçirmeye başladılar. Yandaki fotoğraftaki ayakkabı A. Gillet isimli bir ayakkabıcının 1928 - 1930 yılları arasında tasarlayıp hayata geçirdiği bir model.

Zoya'nın ayakkabıları1920-1925
























Pembe saten kadın botu. Bu bot 19. yüzyıl Çin'ine ait. Sateni korumak ve bozulmasını önlemek için metal zımbalarla süslenmiş. Ayrıca üzerinde altın rengi ve siyah dragon işlemeleri var.




















19. yüzyıla ait bu ayakkabı Çin saraylarında giyiliyorddu. Bu beyaz porselen ayakkabı Roma İnternational Ayakkabı Müzesi'nde sergileniyor.
























Siyah deri ve satenden yapılan bu ayakkabı yürümek için oldukça rahatsız. Süslemek için de küçük bir porselen düğme kullanılmış. Ayakkabının topuk yüksekliği 20 santimetre. 1900 yılında Vienna, Avusturya'da keşfedilmiş.

1855 yılına ait bu ayakkabı deri ve kumaş karışımı. Şimdilerde Roma Ayakkanı Müzesi'nde sergileniyor.

Bu tür terlikler 18. yüzyılda sevgililer tarafında birbirlerine hediye edilirdi. Terliğin ucu ne kadar yüksekse, sevginin de o kadar büyük olduğu anlamına geliyordu...18. YY ait bu terlikle Rural popüler sanat müzesi'nde sergileniyor.

Özenle işlendiği her halinden belli olan bu topuklu terlikler 18. yüzyılın başlarında Fransa'da keşfedildi.

gördüğünüz kadın ayakkabısı ise efsanevi Fransız Kraliçe Marie -Antionette'e ait. 10 Ağustos 1792'de bulunan bu ayakkabı Paris'te Carnavalet Müzesi'nde sergileniyor.

9/06/2009

























Antik Yunan'ın efsanevi kralı Agamemon, bacaklarını ve ayaklarını yanda gördüğünüz bu gümüş zırhlı ayakkabının benzerleriyle koruyordu. 4.5 kilo olan bu bot şimdi Roma İnternational Ayakkabı Müzesi'nde

Pers İmparatorluğu milattan önce 500 yılında kuruldu ve dört bir yandan genişledi... Bu da persleri bir çok kültürü içinde bulunduran homojen bir topluluk haline getirdi...
Akad kralları onlara ayakkabılar ve kıyafetleri değiştirmeyi önerdiğinde, tavsiye edilen ayakkabılardan biri de yandakiydi.
Deri ve işlemeli kumaştan yapılmış bu bot, daha çok at biniciler için yapılmıştı.

17. yüzyıla geldiğimizde artık ayakkabılar sadece konfor için değil, aynı zamanda şıklık için de giyilmeye başlanıyor. Tıpkı bu fotoğraftaki ayakkabı gibi...Mavi deri üzerine gümüş ipliklerle işlenmiş bu kadın ayakkabısı 17. yüzyıla ait.

Fransa'da III. Henry zamanına ait bu ayakkabı, kenar süsleriyle dikkat çekiyor. Bu deri kadın ayakkabısı Roma İnternational Ayakkabı Müzesi'nde sergileniyor.

Bu deri ayakkabının içinin kürklü olması insanların yavaş yavaş ayaklarını soğuktan koruma ihtiyacı hissettiklerini anlamamızı sağlıyor.
Bu 15 - 16 yüzyıl civarında Perslilerin kullandığı bir ayakkabı. Şu anda Roma International Ayakkabı Müzesi'nde sergileniyor.

Ayakkabıların yıpranmış yerleri bize o ayakkabının giyildiği dönemler ve o ayakkabıyı giyen insanlar hakkında bilgi verir. Mesela çinli kadınların ayaklarının ne kadar küçük olduğu ya da Hindistandaki çevre koşullarının ne kadar zorlu olduğu gibi.
Bu gümüş sandal Bizans Dönemi'ne ait. Sadece bu ayakkabının malzemesine ve işlemesine bakarak Bizanslıların ne kadar gelişmiş ve zengin insanlar olduğunu anlayabiliyoruz.

Milattan Önce 800'lü yıllarda prensesler, lordlar, işçiler ve şovalyeler ayaklarındaki ayakkabılara göre ayırt ediliyordu. Yani ayakkabı bir çeşit soyluluk göstergesiydi.
M. Ö. 800'lü yıllara ait bu demir ayakkabı, İsviçre'deki Bally Müzesi'nde sergileniyor.

Şu anda hiçbirimiz her mevsim aynı ayakkabıyı giymiyoruz. Çünkü şartlar değiştikçe insanların ihtiyaçları da değişiyor. Bu yüzden diğer her şey gibi, ayakkabılarımız da değişiyor ve gelişiyor.
Bu sandaletler İsrail'de bir ormanda bulundu.

Şimdilerde yürüyüş için, koşma için, dağcılık ve şu anda sayamayacağımız bir çok spor için farklı farklı ayakkabılar var. Fakat eski çağlarda, yani koşullar ne olursa olsun insanların yaşamak için daima fiziksel güç kullanması gerektiği zamanlarda ayakkabılar herkes için çok önemliydi.Bu sandalet de Mısır'dan ve bitki kökleriyle boyanmış. Şu anda İsviçre'de Bally Müzesi'nde sergileniyor.